Hakkın Özü ve Önemi
Herkesin kendi hakikat ölçüsü vardır. Bu ölçü, insanların eşyaların değerini fayda, iyilik veya güzellik açısından belirlemesine dayanır. Ancak gerçeği sadece gerçek olduğu için seven ve beğenen insan sayısı oldukça azdır. Özellikle din konuşulduğunda, dinin somut bir şekilde karşımızda olmaması sebebiyle, insanlar dinle ilgili gerçeği kendi zihinlerinde belirlerler. Ancak doğanın bir gerçekliği olduğu gibi yaratıcının da bir gerçekliği vardır. Doğanın gerçekliğini gözlemleyerek öğreniriz, yaratıcının gerçekliğini ise O’nu dinleyerek anlarız. O’na ulaşmanın başka bir yolu yoktur, çünkü O’nun gerçekliği her şeyin üzerindedir.
Hakk kelimesinin manası genellikle gerçek, doğru ve hakikate uygun olma anlamına gelir. Allah’ın diğer isimlerinde olduğu gibi, hakk kelimesi de kendinde bütün anlamları toplar ve hakkın kendisi olduğunu gösterir. Allah’ın sözünde yalan, vaadinde çelişki ve fiilinde hikmetsizlik bulunmaz. Allah’ın varlığı hak olduğu gibi, isimleri, sözleri ve fiilleri de hakikattir. O’nun gönderdiği peygamberler, indirdiği kitaplar da haktır. Allah’ın dini, peygamberi, emri ve işleri gibi O’na nispet edilen her şey hakikattir.
Kur’an-ı Kerim’de “hakk” kelimesi farklı biçimlerde kullanılır. Bu kullanım içinde Allah’a nispet edilen yerlerde doğrudan ilahi varlığa atıfta bulunulur. Kur’an-ı Kerim’de yüzlerce kez tekrarlanan hak kavramı, Allah’ı ve dinini doğru ve hak olarak tanımlar. Hakk aynı zamanda Kur’an’ın bir ismidir. Kur’an baştan sona doğru ve hakikat doludur ve batıl ona yaklaşamaz. Kur’an’ın indirilen kitapların gerçekliğini göremeyenler, aslında Allah’ın Hakk olduğunu anlamamışlardır.
Hakkın zıddı batıldır. Batıl, gerçek dışı ve asılsız anlamına gelir. Bir şey hak ise anlamı ve değeri vardır, batıl ise anlamsız ve amaçsızdır. Batıl yok olmaya mahkûmdur ve Allah’ın yarattığı hiçbir şey batıl değildir.
Hakk, doğru ve gerçek olduğu için güzeldir; batıl ise çirkindir. Hakikate saygı duymayanlar, gerçeği kendi arzularına göre şekillendirme eğilimindedirler. Ancak hak ve batıl karıştırıldığında, hakikat ve gerçeklik kaybolur. Kur’an-ı Kerim, hak ile batılı ayırt etme konusunda uyarır ve hakka tabi olmayanların sonunun hüsran olduğunu belirtir.
Hakk’ın tecellisi, gerçeklik anlayışımızı etkiler ve bizi gerçekçi olmaya çağırır. Hakk’ın tecellisiyle, her şeye hakkını vermek ve gerçekliği görmek mümkün olur. Hakk’ın tecellisine mazhar olanlar, gerçeğe ve doğruya uygun şekilde davranırlar ve Allah’ın himayesinde olurlar.
Sonuç olarak, hakkın önemi ve gerçekliği, insanların hayatında önemli bir yer tutar. Hak