İsim değiştirme davaları, kişilerin kimliklerinde yazılı olan isim veya soyisimleri değiştirmek istemeleri durumunda açtıkları davaları kapsamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesine göre, kişiler haklı sebeplerle isimlerini değiştirebilirler. Bu sebepler, kişinin isminin gülünç olması, travmatik bir hatırlatma yaratması, iş veya sosyal hayatta kimliğini olumsuz etkilemesi gibi durumları içerebilir.
İsim değişikliği davası, kişisel bir hak olan isim hakkını doğrudan etkileyen bir konudur ve sadece ilgili kişi tarafından açılabilir. Mahkeme, bu tür davalarda Asliye Hukuk Mahkemesi olarak görev yapar ve talepte bulunan kişinin yerleşim yerindeki mahkeme yetkilidir. Haklı sebeplerle isim değiştirmek isteyen kişi, mahkemeye başvurarak ispatlamakla yükümlüdür.
Mahkeme, isim değiştirme talebinin haklı sebeplere dayandığına kanaat getirerek karar verir. Tanıkların ifadeleri ve diğer deliller de dikkate alınarak, isim değişikliği talebi kabul edilebilir veya reddedilebilir. Yargılama sonucunda, mahkeme isim değişikliğine karar verirse, bu değişiklik nüfus siciline kaydedilir ve ilan edilir.
Kişinin ismini değiştirmek istemesi doğal bir haktır ancak bu hak, haklı sebeplere dayanarak kullanılabilir. İsim değişikliği davalarında tanık beyanları, ispat açısından önemli bir rol oynar. Eğer isim değişikliği talebi haklı bir gerekçeye dayanmıyorsa mahkeme, talebi reddedebilir.
Sonuç olarak, isim değiştirme davaları, kişilerin kimliklerindeki isim veya soyisimleri değiştirmek istemeleri durumunda başvurdukları yasal bir süreçtir. Bu süreçte haklı sebeplerin varlığı ispat edilmelidir ve mahkeme kararıyla isim değişikliği gerçekleşir. Bu davalarda tanıkların ifadeleri ve diğer deliller önemli bir rol oynar ve mahkeme kararını etkiler.